EVREN


EVRENİN BAŞLANGICI

Evren, büyük bir patlama ile 0 boyutlu teklik halini değiştirerek genişlemeye başlamıştır… 

21:30  İnkar edenler, görmezler mi ki gökler ve yer bitişik durumda idi de biz onları ayırdık/patlattık? Ayrıca her canlıyı da sudan yarattık. Hâlâ gerçeği onaylamayacaklar mı? 

51:47 Göğü gücümüzle biz kurduk ve onu biz genişletmekteyiz

Bu ayrılma/patlama tesadüfen ve boşuna değil; bilinçli ve sebeplidir. 

21:16  Göğü, yeri ve aralarındakileri oyun oynamak için yaratmadık

29:44  Tanrı gökleri ve yeri belli bir amaç için yarattı. Bunda gerçeği onaylayanlar için bir kanıt vardır. 

44:38-39  Biz gökleri, yeri ve aralarındakileri oyun ve eğlence için yaratmadık. Biz onları ancak belli bir amaca göre yarattık. Ne var ki onların çoğu bilmezler. 

45:22  Tanrı gökleri ve yeri belli bir amaç için yarattı ki her can, kazandığının karşılığını haksızlığa uğramadan görsün

Evren ve sistemi altı evrede kurulmuştur. 

25:59  O ki gökleri, yeri ve aralarındakileri altı günde yarattı ve sonra tüm otoritesini kurdu. Rahman'dır; O'nu iyi bilenlere sor. 

50:38  Gökleri, yeri ve aralarındakileri altı günde yarattık. Hiçbir yorgunluk da duymadık.

41:9 Gerçekten de yeri iki günde yaratana mı nankörlük ediyorsunuz?

*Ayetlerde ”gün” diye çevrilen kelime “yvm” (ye-vav-mim); gün, dönem, periyot, zaman, bugün, bu/şu gün, çağ/zaman periyodu, güneşin belli bir noktaya kadar yükseliş süreci, kaza veya olay gibi anlamlara gelir.  

Yani evren ve sistemi 6 gün veya 6000 yılda değil; 6 evrede kurulmuştur. 41:9 ayetinden, dünyanın 2 evrede kurulduğu da anlaşılıyor. 6 ve 2 arasında 3/1 oran vardır. Evrenin ve dünyanın yaşları yaklaşık 13.5 milyar ve 4.5 milyar yıldır. 13,5/4,5 de 3’tür. Milyarlarca yıl sonra oran değişecektir. Ancak kitabın 600lü yıllarda indiğini biliyoruz ve bu oran kitabın indiği zaman için ve günümüz için doğrudur.

EVRENİN İŞLEYİŞİ 

Henüz evrenin işleyiş şeklini tam olarak ortaya koyamadık, belki de hiç konamayacak. Ancak mevcut bulgular, özellikle matematik ve kuantum fiziği; Kuran ile benzer şeyleri işaret etmektedirler… 

Bir zamanlar, evrenin işleyişiyle ilgili güçlü teorilerden biri determinizmdi. Determinzme göre; evreninin işleyişi ve içinde gerçekleşen olaylar çeşitli bilimsel yasalarla belirlenmiştir ve bu belirlenmiş olayların gerçekleşmeleri zorunludur[1]. Matematikçi ve gökbilimci Laplace, bu durumu şöyle örnekler; 

“Parayı havaya attığımızda yazı veya tura gelmesi bizim düşündüğümüz gibi yüzde ellilik bir şansa bağlı değil; elimizin parayı tutuş açısına, paranın atıldığı ortama, sıcaklığa, paranın yapıldığı maddeye, paranın büyüklüğüne ve paraya uygulanan kuvvete bağlıdır. Bunu hesaplamak, dolayısıyla sonucu bulmak mümkündür. Ancak insan beyni bunu yapabilecek kapasiteye sahip değildir.” 

Deterministler ve Laplace haklıydı ancak, kuantum fiziği işin bu kadar basit olmadığını, hesaba katılacak başka şeylerin de olduğunu kanıtladı. Max Planck, enerjinin kesintisiz olarak değil, “küçük ve belirli paketler” halinde yayıldığını söyledi. Werner Heisenberg ise taneciklerin hep bir belirsizlik içinde olduklarını ispatladı. Ve Thomas Young, çift yarık deneyinde, parçacıkların hem parçacık hem de dalga gibi davranabildiğini kanıtlarken, gözlemcinin de parçacıkların davranış şekillerini etkileyebildiğini ortaya koydu.  

Çift yarık deneyinde; fotonlar çift yarıktan geçirilerek bir perdeye gönderildiğinde beklenen, (tek bir yarıktan geçtiğinde oluşan gibi) düz bir çizgi oluşmasıydı. Ancak çift yarıktan geçtiklerinde oluşturdukları şekil, bir dalga girişimi olmuştur. Fotonların neden böyle davrandığını anlamak için sisteme bir gözlemci yerleştirildiğinde ise, oluşan şekil iki çizgidir! Yani her bir durum, her parçacık için bir olasılıktır ve bu olasılıkların hangisinin gerçekleşeceği gözlemciye de bağlıdır[2].

Görünen o ki; evren belirsizliklerle değil, belirli yasalar ve olasılıklarla dolu. Tanrı tarafından belli yasalarla kodlanmış evrenimiz, kaotik (belirlenebilir bir düzeni olan fakat buna rağmen uzun vadede öngörülemeyecek şekilde karmaşık) işlemektedir. Çünkü her parçacık seçim yapabilmekte ve aynı zamanda gözlemden etkilenmektedir.

Oluşabilecek her olay üst üste binme durumundadır. Varlık alanındaki her şey, birbirleriyle dolanıktır. Baş Gözlemci (Râkib) Tanrı’nın ve her parçacığın yaptığı gözlem ve seçim; sürekli olarak AN’ı oluşturmaktadır.

55:29 Göklerde ve yerde olan herkes O'ndan ister. O, her an yeni bir iş ve oluştadır.

89:14 Efendin sürekli gözetlemektedir

47:19 …Tanrı sizin tüm hareketlerinizi ve duracağınız yeri bilir.

57:22 Yeryüzünde ve aranızda oluşan hiçbir şey yoktur ki biz onu yaratmadan önce bir kitapta kayıtlı olmasın. Bu, kuşkusuz Tanrı için çok kolaydır. 

41:11 Sonra duman halindeki göğe yönelerek ona ve yere; “İsteyerek veya istemeyerek gelin” dedi. Onlar da, “İsteyerek geldik” dediler.

17:13 Her insanın kaderini kendi kişisel seçimine bağlamışızdır… 

81:29 Evrenlerin Efendisi olan Tanrı dilemedikçe, siz dileyemezsiniz 


EVRENİN SONU 

Bilinçli ve sebepli olarak başlatılan evrenin, bir sonu da olacaktır. 

30:8  Kendi kendilerine hiç düşünmediler mi ki Tanrı gökleri, yeri ve aralarındakileri bir amaç için ve belli bir süre için yaratmıştır… 

Bilim insanları, evrenin teklik halinden genişlemeye başladığını biliyordu. Bu genişlemenin devam etmesi sonucunda; (1) evrenin yeterince hidrojen üretemeyip donacağı veya (2) kütle çekimin genişlemeyi tersine çevirerek, evrenin çökmesine sebep olacağı söylendi. 

Yapılan ilk ölçümlere göre; genişleme ve yer çekimi gücü dengeye geleceği yerde yüzüyordu! Bu şartlarda “çöküş teorisi” daha kuvvetli ihtimaldi. Çünkü çöküş teorisine göre; evrenin genişlemesi kütle çekim etkisiyle giderek yavaşlayarak, evrenin genişleme hızı ve evrendeki toplam kütle miktarına göre belirli bir gelecekte duracak ve daha sonra da içine çökmeye başlayarak başlangıç anındakine benzer bir tekilliğe dönecektir[3]

Ancak 1970de karanlık maddenin keşfiyle birlikte, evrenin ilk patlamadaki gibi bir sıçrama ile tekrar genişlemeye başladığı fark edildi. Bu keşif, ibreyi Büyük Donma teorisine çevirdi. Bu teoriye göre; evren gittikçe genişleyecek, yıldızların enerjileri (hidrojen) bitecek ve evren donacak. Daha sonra her yıldız birer kara deliğe dönüşecek, her şey birbirini yutacak ve evren başlangıçtaki 0 boyutlu teklik haline geri dönecek. Bu iki teoriden biri mi, yoksa başka bir şey mi evrenin sonunu getirecek bilmiyoruz.

Kaldı ki, yakın zamanda yapılan teorik çalışmalarda fizikçiler karanlık enerjinin çok fazla artmasının evrende bir yarılmaya-yırtılmaya neden olabileceği ve bu phantom enerjinin evreni içine çökmeye zorlayacağını ve evrenin tekrar tekillik haline geleceğini ön görmektedir.

Higgs bozonunun kütlesi dengeli bir evren için 127 GeV (Gigaelektron volt) olmalıdır. Fakat Higgs bozonu kütlesi CERN’deki deneylerde 125 GeV olarak tespit edilmiştir. Bu fark neyi ifade etmektedir? Bu farkın neden kaynaklandığı ve sonuçlarının neler olabileceği üzerinde birçok fizikçi çalışmıştır. Ünlü fizikçi Stephan Hawking’in bu fark ile ilgili yorumu gerçekten çok ilginçtir. Hawking; “Higgs bozonunun kütlesinin olması gerekenden daha az olması evrenimizin kararlı olmadığının bir göstergesidir. Evren Higgs bozunundaki bir dengesizlik nedeni ile yırtılabilir ve içine çökebilir” demiştir. Higgs bozonu Higgs alanını oluşturur ve bu alan tüm maddelere kütlesini kazandırır. Higgs alanı evrenin en küçük noktasında bile mevcuttur ve tüm evreni kaplar. Kıyametin oluşması Higgs bozonu üzerinden başlayacaktır. Higgs bozonu etkisini kaybettiğinde/azaldığında evrendeki görünen maddeler (evrenin %5'i) ve karanlık madde (evrenin %27'si) kütle kaybına uğrayacaktır. Buna ikincil olarak karanlık enerji aşırı etkin hale gelerek phantom enerjisine dönüşecek ve evren yarılacaktır. Evren içine çökecek ve dev bir kara delik haline gelecektir. Kara delik de içine çökeren tekillik haline yani ilk yaratılıştaki Big Bang öncesi haline gelecektir.

Yani karanlık maddenin keşfi; her an olabilecek bir faz değişiminin, evreni başka bir rotaya sokabileceğini göstermiştir. Ve Kuran, bütün bu teorilerin sonunu (bükülerek/sıkışarak başlangıçtaki hale geri dönüşü) onaylamaktadır.

21:104  O gün göğü dosyaları dürer gibi katlar ve yaratılışın ilk durumunu nasıl başlatmışsak ona çeviririz. Üzerimize söz; biz mutlaka gerçekleştiririz. 

Kuran, evrenin sonu geldiğinde o gün dünya için ay tutulması olacağını söyler.

75:6  “Diriliş Günü ne zaman?” diye sorar.
75:7  Gözün kamaştığı,
75:8  Ayın tutulduğu,
75:9  Ve güneş ile ay bir araya toplandığı zaman,
75:10  O gün insan diyecek: “Kaçış nerede?”
75:11  Hayır, asla! Sığınak yok!
75:12  O gün, son durak Efendi'nin huzurudur. 

Ay tutulmalarında Dünya, Güneş ile Ay'ın ortasında kaldığından, Ay tutulduktan (75:8) sonra Güneş ile Ay bir araya getirilirse (75:9); Ay, Dünya'ya çarpar ve Dünya ile birlikte Güneş'le birleşir. Bu, Dünya'nın sonu anlamına gelir. 

image

SAATİN VAKTİ 2280 YILI MI?

İnsanlık, İsa’nın doğumunu miladın başlangıcı (0/sıfır) olarak kabul etmiştir. Kuran’da da İsa’nın, SAAT/O AN için bir bilgi kaynağı ve işaret olduğu söylenmiştir. 

43:59-61 O kendisine nimet verdiğimiz ve İsrailoğulları'na örnek kıldığımız bir kuldur. Eğer isteseydik sizi yeryüzünde birbirinizin ardı sıra gelen melekler yapardık. O (İsa), SAAT/O AN hakkında bir bilgi kaynağı ve işarettir…

Evrenin başlangıcından şimdiki zamana kadarki süreyi, 1 güneş yılına sığdıran ve ‘437 güneş yılı = 1 kozmik saniye ölçüsünü uygulayan Kozmik Takvim[4]’e göre; İsa 31 Aralık 23:59:55’te doğmuştur.

Eğer bu ölçüyü, 133 seneyi daha içine alacak şekilde ‘570 güneş yılı = 1 kozmik saniye olarak uygularsak (yani son iki peygamber İsa ile Muhammed’in doğumları arasındaki yılların sayısını [570] ölçü olarak alırsak); İsa’nın doğumu, evrenin bitimine 4 saniye, Muhammed’in doğumu 3 saniye kaldığını gösterir. Ve 2280 yılı saat 00:00:00’a denk gelir! 

2280 yılında üç adet ay tutulması vardır. Yani O AN/SAAT, bu üç tutulmadan birinde gerçekleşecektir.

17 Ocak 2280 - UTC 15:50

13 Haziran 2280 - UTC 21:38

13 Temmuz 2280 - UTC 05:53

Kesin ANI/SAATİ Tanrı bilir. O, bu bilgiyi neredeyse gizlemiştir (20:15) ve ihtimalleri açığa çıkarmıştır. Bu ihtimallere inanmayanlar için evrenin sonu, ansızın gelmiş olacaktır… 

20:15 O AN/SAAT elbette gelecektir. Herkes yaptığının karşılığını görsün diye ben onu neredeyse gizleyeceğim.

47:18  O AN/SAAT’in kendilerine ansızın gelmesini mi bekliyorlar? Kuşkusuz onun belirtileri gelmiş bulunuyor. Onlara gelip çatınca kendilerine gelen mesajın ne yararı olur?  

22:55  İnkarcılar ise, O AN/SAAT’in kendilerine ansızın gelinceye kadar, yahut o müthiş günün cezası kendilerine çatıncaya kadar sürekli ondan kuşku duyacaklardır.


KURAN’DAN KOZMİK BİLGİLER

  • Ya 8 adet evren iç içe geçmiştir; ya da içinde bulunduğumuz varlık alanı 8 katmanlıdır.

78:12  Ve üstünüze yedi sağlam gök kurduk

9:17  Efendinin yönetimi o gün sekiz üzerinde egemen olacaktır. 

  • Evren dönmektedir. 

86:11 Dönüşlü olan göğe andolsun. 

  • Gök cisimleri yörüngelerinde hareket eder. 

36:40 …Her biri bir yörüngede yüzmektedir.

51:7  Yörüngelere sahip göğe andolsun ki 

  • Dünya yuvarlaktır. 
79:30 Ve sonra da yeri yayıp yuvarlattı. 

39:5 Gökleri ve yeri gerçek ile yarattı. Geceyi gündüzün üzerine yuvarlar ve gündüzü de gecenin üzerine yuvarlar
  • Dünya batıdan doğuya doğru dönmektedir. 

27:88 Dağları durgun sanırsın, halbuki bulutlar hareket ettiği gibi hareket etmektedir. Her şeyi sapasağlam yaratan Tanrı’nın sanatıdır. O, yaptıklarınızı bilendir. 

*Ana bulut kümelerinin hareket yönü batıdan doğuya doğrudur. 

  • Kütle çekim kuvveti vardır. Ay, Güneş’i takip eder. 

91:1-2  Andolsun Güneş’e ve onun aydınlığına, onu izleyen Ay’a. 

  •  Güneş sabit değildir, belirli bir noktaya doğru ilerlemektedir.

36:38  Güneş belirlenmiş olan rotasında akıp gitmektedir. Bu Üstün ve Bilgin olanın kurduğu bir düzendir. 

  • Görünmez madde vardır. 

69:38-39  Gördüklerinize ve görmediklerinize andolsun 

  • Evrenin sonu gelirken, dünyada yaşanacak olaylar ve kozmik çarpışmaların tasvirleri: 

55:37 Gök parçalanıp, yağ gibi eridiği ve kırmızı bir güle dönüştüğü zaman

84:1 Gök yarıldığı zaman. 

22:1 …o anın depremi korkunç bir şeydir

 

75:8  Ayın tutulduğu,

75:9  Ve güneş ile ay bir araya toplandığı zaman,

 

77:8 Yıldızlar söndürüldüğü zaman

77:9 Göğün yarıldığı,

77:10  Dağların ufalanıp savrulduğu,

 

81:1 Güneş büzülüp dürüldüğünde,

81:2 Yıldızlar solduğu zaman,

 

82:1 Gök çatladığı zaman

82:2 Yıldızlar saçıldığı zaman

82:3 Denizler akıtılıp taşırıldığı zaman

 

99:1 Yerin korkunç bir depremle sarsıldığı

99:2 Yerin ağırlıklarını fışkırttığı 

  • Mevcut evren(ler)in çöküşü; yeni, son, zamansız evren(ler)in başlangıcına sebep olacaktır. 

29:20 …Sonra, yine Tanrı son yaratılışı başlatacaktır….

14:48  Yerin başka bir yere, göğün başka bir göğe dönüştürüleceği… 

40:39  …Sonraki yurt ebedi bir duraktır. 

17:99  Gökleri ve yeri yaratan Tanrı’nın onların bir benzerini tekrar yaratmaya gücü yeteceğini düşünmüyorlar mı? Nitekim onlar için belli ve kesin bir süre koymuştur. Zalimler hâlâ inkâr ediyorlar.


Sorumluluk Reddi
Kesin olanı, gerçeği, en iyi Tanrı bilir.
Bu makalede okuduklarınızı süzgecinizden geçirmeden kabul etmemelisiniz.
Lütfen sitenin manifestosunu okuyunuz.


ALINTILAR

[1] https://tr.wikipedia.org/wiki/Determinizm

[2] https://tr.wikipedia.org/wiki/Çift_yarık_deneyi

[3] https://tr.wikipedia.org/wiki/B%C3%BCy%C3%BCk_%C3%87%C3%B6k%C3%BC%C5%9F

[4] https://en.wikipedia.org/wiki/Cosmic_Calendar 


Son Güncellenme: 11.01.2023
[PDF OLARAK OKU/İNDİR]