NEDEN VE NİÇİN VARIZ?
Cin/Cann: İnsanlıktan önce de vardı (15:27). Sorgulanacağını bilir (37:158). Hem teslimiyeti/iyiyi/erdemi hem de sapkınlığı/kötüyü/bozgunculuğu seçebilir (72:11).
İyi tarafı seçenler melek (aracı/elçi/güç), kötü tarafı seçenler şeytan/sapkın olarak nitelenir.İnsan/İns: Tanrı bilinciyle kodludur (30:30) ve O'na, O’nun mesajları/işaretleri sayesinde teslim olabilir (12:105, 21:10); ancak kötülüğü/sapkınlığı/bozgunculuğu da seçebilir.
YÜCE
KONSEY’DE “İNSANIN YARATILIŞI” TARTIŞMASI
38:69 “Onlar tartışırlarken yüce toplulukta/konseyde neler olup bittiği hakkında bir bilgim yoktu. Apaçık bir uyarıcı olduğum için bana vahyediliyor.”
İnsansıların evrimleşmesiyle oluşan insan; iyiyi kötüden ayırt edebilecek, iyiyi/barışı/pozitifi hâkim kılabilecek sorumlu bir tür haline geldi.
2:30 Efendin, meleklere şöyle demişti: “Yeryüzüne bir halife/mirasçı/hakimiyet sahibi atayacağım.”
32:9 Sonra onu biçimlendirip ona ruhundan üfledi.
İnsanın yaratılışı, yüce konseyde bütün meleklerin şaşırmasına sebep oldu.
2:30 Efendin, meleklere şöyle demişti: “Yeryüzüne bir halife atayacağım.” Melekler de: “Orada bozgunculuk yapacak, kan akıtacak birisini mi atayacaksın? Halbuki biz seni överek yüceltiyor ve mutlak otoriteni onaylıyoruz” dediler. “Bilmediğinizi ben bilirim” dedi.
İblis adlı melek ise, insan türünü küçümseyerek ırkçılık yaptı ve secde etmeyi (hizmet etmeyi) reddetti. Tanrı'nın sözünden çıkarak meleklikten düştü.
38:76-77 (İblis): “Ben ondan daha üstünüm. Beni ateşten yarattın, onu ise balçıktan yarattın” dedi. (Tanrı): “Çık oradan, sen kovuldun” dedi.
18:50 Bir gün meleklere: "Âdem'e secde edin!" dedik. İblis'in dışındakiler hemen secdeye kapandılar. O cinlerdendi* (melek olarak görevlendirilen olanlardan) ama Rabbinin emrinden çıktı.
*"O cinlerdendi ama Rabbinin emrinden çıktı" kısmını doğru anlamak için: "Rabbinin emrinden çıkmayan cinler hangileriydi?" diye sormak gerekir. Bunun tek cevabı "melekler" olur. O zaman, meleklerin cinlerden olmadığı, sorumsuz varlıklar olduğu ve günah işleyemeyeceği şeklindeki algı yönetiminin önü kesilir. Burada emirden çıkan meleğin adı İblis'tir. İblis, meleklerden olmasaydı insana hizmet etmekten/secdeden sorumlu tutulamazdı.
Tanrı; İblis'in yalandan yere melek-cin gibi
davrandığını, onun bu olayla kafir olan cinlerden
olduğunu/olacağını zaten biliyordu. Bu "test" ile onun
gerçek yüzünü ortaya çıkardı.
2:34
Meleklere “Adem’e secde edin!” dediğimizde
hemen secdeye kapandılar ama İblis öyle
yapmadı, büyüklenerek direndi. O kâfirlerdendi.
“Kâfirlerdendi”
sözü ayrıca; İblis’ten önce de bazı meleklerin
kâfir olduklarını gösterir. Melek, elçi
anlamındadır. Onlar Tanrı’nın,
birçok konuda elçi olarak görevlendirdiği
cinlerdir. Unutmayın ki Tanrı şöyle demiştir: “Cinleri ve
insanları, sadece bana kulluk etsinler diye
yarattım (51:56).
İblis; insan türünün de negatifi seçeceğini, hatta seçmesi için onu ayartacağını söyledi ve insanlığa meydan okudu.
38:79 (İblis) dedi ki, “Efendim, dirilecekleri güne dek beni ertele.”
38:80-81 (Tanrı), “Sana süre verilmiştir; Bilinen vaktin gününe kadar” dedi.
38:82-83 (İblis) dedi ki, “Büyüklüğüne andolsun, tümünü azdıracağım. Ancak onlardan kendilerini sadece sana adayan kulların hariç.”
İNSANIN DÜŞMANI İLE TEST EDİLİŞİ
Tanrı, Adem’e tek
yapmaması gerekeni bildirdi ve insanlığın
kötülüğünü isteyen (İblis) konusunda uyardı.
2:35 …"Şu ağaca yaklaşmayın, yoksa zalimlerden olursunuz!“ dedik.
7:19 …Şu ağaçtan yemeyin, yoksa zalimlerden olursunuz.
20:117 "Adem” dedik, “Bu senin ve eşinin düşmanıdır. Sakın sizi bahçeden çıkarmasın, yoksa perişan olursun.”
İblis’in meleklikten düşmesine sebep olan insan, İblis ile test edildi. İblis, Adem’in zihnine bir kuruntu soktu. Adem ve eşi “ebedi yaşam” ve “tükenmez egemenlik” vaadi ile ayartıldı.
20:120 Sapkın, “Adem, sana ebedilik ağacını ve tükenmez bir egemenliği göstereyim mi?” diye ona fısıldadı.
7:20 …"Efendinizin sizi bu ağaçtan menetmesinin sebebi, ikinizin birer melek veya birer ebedî varlık olmamanız içindir“ dedi.
Adem ve eşi, Tanrı’ya
verdikleri sözü unuttular…
20:115 Geçmişte Adem'den söz almıştık; ancak unuttu. Biz onda bir azim ve kararlılık görmedik.
*Ya ağacın afrodizyaklı meyvesini yedikten sonra, hormonlar tavan yaptı ve cinsel ilişkiye girdiler ya da 'ağaca/secereye yaklaşmak + 'meyveden yemek/onu deneyimlemek' bir metafor olabilir. Secere/ağaç, bilindiği gibi mecaz anlamda da soy/sülale anlamlarına da gelir. Yani aslında Tanrı'nın dediği; 'ben size izin verene kadar üremeyin' olabilir.
Sonuç olarak, Tanrı’ya verdikleri sözden caydıklarının farkındaydılar ancak; af dilemek yerine, erdemli görünme çabasına (gösterişe) girdiler.
20:121 İkisi de ondan yediler ve bunun üzerine vücutları kendilerine göründü. Bahçenin yaprakları ile örtünmeye çalıştılar. Adem Efendisine karşı geldi ve şaşırdı.
*20:121 ayetinde, Adem ve eşi için bahsedilen vücutlar ve cennet yapraklarıyla örtünme; karikatürlerde gördüğümüz gibi cinsel organların cennet yaprağıyla örtünmesi değildir. Adem ve eşi, Tanrı’ya itaatsizlik ederek kusurlarını (vücutlarını) fark etmişler ve gösteriş için iyi işlerle (cennet yapraklarıyla) hatalarını örtmeye çalışmışlardır. 7:26-27 ayetlerinde geçen “erdemlilik elbisesi” ve “elbiselerinin soyulması” işaretleri de bunun delilidir:
7:26-27 Adem çocukları, size, bedeninizi örtecek ve süsleyecek elbiseler hazırladık. Erdemlilik elbisesi ise daha hayırlıdır. Bunlar, Tanrı'nın işaretleridir, olur ki öğüt alırsınız. Adem çocukları, sapkın, ana babanızın vücutlarını/kusurlarını kendilerine göstermek için (erdemlilik) elbiselerini soyarak bahçeden çıkardığı gibi sizi de şaşırtmasın. O ve kabilesi sizin onları görmediğiniz yerden sizi görürler. Biz, sapkınları, onaylamayanların dostları yaptık.
Adem’in eşi hamile kaldı. Doğum zamanı yaklaştığında Tanrı’dan kusursuz bir çocuk istediler.
7:189 …Eşine yaklaşınca, hafif bir yükle yüklendi ve onunla gezindi. Yükü ağırlaşınca her ikisi Efendileri Tanrı’ya: ”Bize kusursuz bir çocuk verirsen şükredenlerden olacağız“ diye yalvardılar.
Tanrı onlara kusursuz bir çocuk verdi. Ancak bu, Adem ve eşinin zararını arttırdı; çünkü o çocuğu Tanrı’ya ortak koştular! Yasak ağaca yaklaşmanın bedeli, en büyük günahı işlemek oldu…
7:190 Onlara kusursuz bir çocuk verince, O'nun kendilerine verdiği bu hediyeyle ilgili olarak O'na ortaklar koşmaya başladılar. Tanrı onların ortak koştukları her şeyden çok yücedir.
39:65 Sana ve senden öncekilere şöyle vahyedilmiştir: Ortak koşarsan, tüm yaptıkların boşa gider ve kaybedenlerden olursun.
4:48 Tanrı kendisine ortak koşulmasını bağışlamaz; bundan aşağısını dilediğini bağışlar. Kim Tanrı'ya ortak koşarsa çok büyük bir hakaret etmiş olur.
Tanrı, Adem ve eşine; O’nun sözünden çıkmış olmalarının, onları neye götürdüğünü gösterdikten sonra onlara seslendi.
7:22 …O ağaçtan ikinizi menetmedim mi ve sapkının ikinize düşman olduğunu söylemedim mi?
Tanrı’yı “hatırlayan” Adem ve eşi, gösteriş için yaptıkları erdemli işleri (cennet yapraklarını) bırakıp, gerçek bir erdemli davranışta bulundular; hatalarını kabul edip, af dilediler. Adem de İblis gibi Tanrı’nın sözünden çıkmıştı ancak; Tanrı ona seslendiğinde diretmedi, kibirlenmedi; affedildi ve insanlığın yol göstericisi olarak seçildi.
7:23 "Efendimiz, kendimize zulmettik. Bizi bağışlamaz ve bize acımazsan kaybedenlerden oluruz” dediler.
2:37 Adem, Efendisinden kelimeler aldı. Bunun üzerine onun tövbesini kabul etti. O, yönelişlere karşılık verendir, Rahim'dir.
20:122 Sonra Efendisi onu seçip affetti ve ona yol gösterdi.
İnsan affedildi. Ancak en büyük günahı işlediği için; meleklikten düşen İblis gibi seviyesini yitirdi…
95:4 Biz insanı en güzel olgunlukta yarattık. Sonra onu aşağıların aşağısı kıldık.
2:36 …“İnin/dışarı çıkın, kiminiz kiminize düşman olarak bir süreye kadar yeryüzünde yerleşip geçineceksiniz.”
*2:36 ayetinde geçen “inin/dışarı çıkın” kelimesi, Türkçede akla ilk gelen “aşağıya inmek/dışarıya çıkmak” anlamında değil; “seviye olarak inmek/değer yitirmek” anlamında kullanılır. Hatta İblis’in itaatsizliğine karşılık da “in/dışarı çık” denilmiştir (7:13).
İnsan türü seviyesini yitirdi. Ancak bir şansa sahip. Bu şans, Adem’in Tanrı’nın sözünden çıkmasına sebep olan; ebedi yaşama sahip olmaktır.
YAŞAM VE ÖLÜM
Tanrı, yaşam bahşettiği her şeye yasalarını bildirmiş ve onları seçim konusunda özgür bırakmıştır. Yaşam; yaşam bahşedilenlerin, ebedi yaşamı hak ettiklerini/hak etmediklerini gösterdiği sahnedir…
67:2 Hanginizin daha güzel işler yapacağını sınamak için ölümü ve yaşamı yaratandır. O, Üstündür, Bağışlayandır.
Evren(ler)in çöküşünden sonra, son yaratılışa; yaşamımızda ekmiş olduklarımızı biçmeye gideceğiz. Hangi frekanstaysak, oraya ait olacağız. Ya ebediyen yaşayacak ya da ebediyen yok olacağız...
45:22 Tanrı gökleri ve yeri belli bir amaç için yarattı ki her can, kazandığının karşılığını haksızlığa uğramadan görsün.
67:2 Hanginizin daha güzel işler yapacağını sınamak için ölümü ve yaşamı yaratandır. O, Üstündür, Bağışlayandır.
21:35 Her can ölümü tadacaktır. Sizi bir test olarak iyi ve kötü olaylarla sınarız ve dönüşünüz bizedir.
21:104 O gün göğü dosyaları dürer gibi katlar ve yaratılışın ilk durumunu nasıl başlatmışsak ona çeviririz. Üzerimize söz; biz mutlaka gerçekleştiririz.
29:20 …Sonra, yine Tanrı son yaratılışı başlatacaktır…
40:39 …Sonraki yurt ebedi bir duraktır.
17:13-14 Her insanın kaderini kendi kişisel seçimine bağlamışızdır. Diriliş gününde, kendisi için bir kayıt çıkarıp yayımlarız. Kaydını oku. Bugün hesap görücü olarak sen kendine yetersin.
10:52 Sonra zulmedenlere: “Ebedî azabı tadın” denir, “Kazandığınızdan başka bir karşılık mı bekliyordunuz?”
32:13 …cinlerin ve insanların bir kısmıyla cehennemi topluca dolduracağıma dair sözüm gerçekleşmiştir.
2:82 Gerçeği onaylayıp erdemli bir hayat sürenler ise bahçe halkıdır; onlar da orada sürekli kalırlar.
Sorumluluk
Reddi
Kesin olanı, gerçeği,
en iyi Tanrı bilir.
Bu makalede
okuduklarınızı süzgecinizden geçirmeden kabul
etmemelisiniz.
Lütfen sitenin
manifestosunu okuyunuz.